Gökçek ŞifaSize Telefonunuz Kadar YakınızÜcretsiz Google Play'de
İNDİRX

Monthly Archives: Ekim 2013

Himalaya Tuz Terapisi

 

himalaya tuz terapisi

Tuz mağaraları geçmişten günümüze kadar, şifa verici özelliği ile kullanılmıştır. Ülkemizde son yıllarda yoğun olarak kullanılan tuz odaları, insanlara tuz terapisi almalarına olanak vermiştir. Himalaya tuz bloklarının özel olarak getirtilerek, oluşturulan tuz odaları, insanların rahatlaması ve şifa bulması amacıyla kullanımına sunulmuştur. Bu odalar tuz blokları, tuğlaları ve doğal sarkıt tuzlardan oluşmuştur. Himalaya tuzu, dünyada bilinen tek doğal tuz olması sebebiyle insan vücuduna oldukça yararlıdır. Tuz odalarına girip rahatlamak isteyenler, gerekli faydayı görebilmek için parfüm gibi kokular kullanmamalıdır. Tuz odalarındaki havayı soluyup rahatlamaları, sakinleşmeleri, huzurlu ve sakin havayı teneffüs etmeleri amaçlanmıştır. Steril koşulların hâkim olduğu tuz odalarında alınacak tuz terapisi faydaları şunlardır;

  • Astım, bronşit gibi solunum hastalıklarına karşı tedavi edici ve rahatlatıcı etkisi vardır.
  • Egzama, akne gibi cilt problemlerine ve alerjik kökenli deri hastalıklarına karşı faydalıdır.
  • Sağlıklı insanlar için de stres atmalarına yardımcı olan terapi niteliğindedir.
  • Viral enfeksiyonlarda, öksürüklerde faydalıdır.
  • Eklem ağrıları ve artritte tedavi edicidir.
  • Uykusuzluk sorununa karşı rahatlatıcıdır.

 

Ülkemizde daha çok sağlık merkezlerinde, spa merkezlerinde, kaplıcalarda ve termal otellerde kurulmaya başlanan tuz odaları, tuz masajı ve tuz peeling gibi hizmetlerde vermektedir. İçerisinde 84 adet mineral barındıran himalaya tuzu ile yapılan tuz peelingi ile vücut ölü hücrelerden arındırılarak, kan dolaşımının hızlandırılması amaçlanır. Tuz odalarında alınacak tuz terapileri, bağışıklık sistemimizi güçlendirip, hastalıklar karşısında direnç göstermemizi sağlayacağından, belli periyotlarla alınması tavsiye edilir. Bazı durumlarda tuz terapisinin alınmaması uygundur. Bunlar yüksek tansiyonu olan kişiler, kanser hastaları, kalp hastaları, tüberküloz hastaları yada geçirmiş olanlar, ateşli enfeksiyon hastaları tuz terapisi almak için uygun değildir. Özellikle kirli ve tozlu ortamlarda bulunan kişilerin alması gereken tuz terapisi, solunum yollarını temizleyeceği için faydalıdır. Sigara gibi zararlı içeceğin müptelası olan kişilerin öksürükleri için de fayda sağlayacak bir terapidir.

 

Himalaya tuzu çok küçük molekül yapısına sahip olduğu için, hücre zarından bile geçebilir. Her türlü kullanım şekli ile sayısız fayda sağlar. Gerek tuz gibi kullanarak, gerekse teneffüs ederek, faydasını almak gerekir.

Halotherapy Nedir?

haloteraphy

                Kimi araştırmacılara göre tuz, madde ile enerji arasındaki bir geçiş dönemini temsil etmektedir. Dolayısıyla suda çözünmüş halde bulunan bir tutam tuz aslında çok yoğun bir enerji kütlesinden ibarettir. Tuzun insan vücuduna çok çeşitli katkıları olduğu bilinmektedir. Ancak tahmin edileceği üzere fazla kullanımı halinde tamamen insan dışı bir katık olduğundan ötürü vücudumuza zarar da verebilmektedir.

 

                Haloteraphy, temel anlamda tuz ile yapılan tedaviyi ifade etmektedir. Haloteraphy teriminin kökeni, Arapça halit kelimesinden gelmektedir. Tuz terapisi olarak da ifade edilen haloteraphy, tuz kullanılarak insan vücudunun çeşitli rahatsızlıklarını gidermeyi amaçlamaktadır.

 

Tuz terapisi odalarında tıpkı doğadaki tuz mağaraları gibi ortamlar oluşturulmaktadır. Adeta bir tuz odası görünümüne sahip bu ortamlar baştan aşağı tuz ile kaplıdır. Yöntemleri değişmekle birlikte kimi yerlerde odanın hava ortamına da hafif düzeyde tuz kristalleri serpilerek tedavi uygulandığı bilinmektedir. Bu yolla doğal bir negatif iyon kaynağı olarak bilinen tuzların çok çeşitli faydalarından istifade etmek mümkündür.

 

Tuz terapisinin faydaları insanı birçok açıdan rahatlatacak niteliktedir. Bu etkilerden bazıları şu şekilde dile getirilebilir;

  • Özellikle astım, alerji gibi solunum yolu rahatsızlıklarına karşı oldukça faydalıdır,
  • Elektronik aletlerin yaydığı pozitif iyonların zararlı etkisini ortadan kaldırır,
  • Adeta doğal bir anti depresan etkisi bulunur,
  • Vücuttaki çeşitli bakterilerin, virüslerin vücudu terk etmesini sağlar,
  • Aşırı sigara içenlerin vücuduna birikmiş olan toksinlerin atımını kolaylaştırır.

 

Söz konusu terapi uygulaması sırasında, milyonlarca yıllık oluşum sürecinde saflığını korumuş olan himalaya tuzu kullanılması çok daha etkili olacaktır. Zira hem içeriğinde bulunan zengin mineral birikimi, hem de normal sofra tuzlarına göre çok daha katıksız nitelikte oluşu tuz terapisi için himalaya tuzu seçimini haklı kılmaktadır.

 

Himalaya kristal tuzu barındırmakta olduğu yoğun negatif iyon sayısı sayesinde de insan vücudunda birikmiş olan zararlı pozitif iyonlardan kurtulmak için oldukça etkili bir araçtır. Himalaya tuzunun tuz terapisi odalarında kullanılması adeta himalaya tuzu lambalarından oluşturulmuş bir odaya girmek veya himalayalarda bulunan doğal tuz madenlerinde vakit geçirmek gibi olacaktır.

Sedef Hastalığı İçin Himalaya Tuzu

 

Sedef hastalığı (psoriasis), toplumda % 2 oranında, özelliklede 20-40 yaş arsı gençlerde daha çok görülen kronik bir deri hastalığıdır. Bulaşıcı olmamakla beraber, insanın sosyal yaşamını ve hayat kalitesini olumsuz etkileyen sıkıntılı bir rahatsızlıktır. Genetik hikayesinde yatkınlık olan kişilerde daha sık görülen sedef hastalığı, stres, üzüntü, mikrobik enfeksiyonlar ve sürekli kullanılan ilaçlarla gelişen bağışıklık sistemi zafiyeti, fiziksel travmalar, yaralanmalar veya aşırı güneş ışınlarına maruz kalma gibi sebeplerle de tetiklenebilir. Eskiden sadece cildi etkileyen bir rahatsızlık olarak bilinen sedef hastalığı vücutta başka sorunlara da yol açabilmektedir. Bazen eklemlerde romatizmal bir tablo yaratabilir veya kroner kalp hastalığı riskini artırabilir.

Sedef hastalığı belirtileri: Önce ciltte sınırları belirgin, ortası kepekli bir kızarıklıkla başlar. Kepeklenme genişler ve sedef renkli, devamlı dökülen ölü deri halini alır. Klinik belirtiler çeşitlilik gösterir. Plaklar bazen tüm vücudu kaplar, bazen nokta, damla şeklinde veya tırnaklarda oluşabilir. En çok saçlı deri, diz, dirsek, kuyruk sokumu ve sırtta yerleşir. Koltukaltı ve kasık gibi kıvrımlı bölgelerde ortaya çıkan sedef, egzamayla da karışabilir.

Sedef hastalığı nasıl geçer: Normal deri birkaç haftada yenilenirken, bu hastalıkta hücreler kendini hızla birkaç günde yeniler. Müzmin bir sıkıntı olan sedef, hafiflese bile şiddetlenerek tekrar ortaya çıkar. Lokal durumlarda sedef hastalığı tedavisi için verilen kortizonlu kremler ancak geçici rahatlama sağlar. Işık (fototerapi) veya ilaç tedavilerinin yan etkileri de ayrı bir sıkıntıdır. Tam rahatlama, Himalaya tuzu ile hazırlanan ve “sole” denilen çözelti ile sağlanabilir. Sedeften başka, egzama, uçuk, iltihaplı lezyonlar, siğil ve akne gibi birçok cilt hastalıkları için mucize olan ve 84 minerali bünyesinde hapsetmiş, kristal oluşumlu bu tuz, ince molekül yapısı sayesinde hücreden içeri girebilen tek maddedir. Himalaya tuzu çözeltisi katılmış ılık banyo kürleri ( haftada 2 gün- 20’ şer dakika) veya uygulanacak pansumanla cilt yenilenir, nemlenir ve canlanır. Bu çözelti için; Himalaya tuzu cam kavanoza konur, üzerini 1 parmak geçene dek içme suyu ilave edilir ve eriyene dek 4-5 saat beklenir. Bir çay kaşığı sole katılmış bir bardak su içmek de kan basıncını dengeler.

Himalaya Tuzu ile Cilt Güzelliği

 

himayalatuz

Himalaya tuzu doğada olduğu gibi korunan en saf tuzdur. Rafine olmamış, dolayısıyla da bünyesindeki 84 elementi olduğu gibi koruyan, doğal kristalize özellikli tek tuzdur. 250 milyon yılda, kuruyan denizlerin kayalarındaki tuzların, yüksek basıncın etkisiyle yoğunlaşıp kristalleşmesi ile oluşmuştur. Himalaya Dağları’nın 300 km güneyinde, Pakistan’da ki tuz madenlerinden çıkarılır.

Himalaya tuzu, rafine olmuş sofra tuzundan çok farklıdır. Zira kullanılan o tuzlar kimyasal bir zehirdir. Sodyum klorür elementlerinden oluşan tuz, ısıl işlemle rafine edilirken, beyazlaması için alüminyum katılmıştır. Alzheimer hastalığının sebebi bu alüminyumdur. Tuz rafine ise bedenle reaksiyona girerek kimyasını bozar. Vücut onu zararlı madde olarak algılar, dışarı atar.

Himalaya tuzu ince molekül yapısı sayesinde, hücre zarının içine girebilen tek maddedir. Güneşin eşsiz enerjisi ile yoğunlaşan bu doğal kütle, vücudun da doğal yapısında bulunan elementleri, suyun gücüyle beraber hücrelere taşır. Böylece hücrenin asit-baz dengesi düzenlenir, toksinler atılır, kan basıncı dengelenir, iç organlar ve dolaşım sisteminin uyumu sağlanır. Ağır metalleri dışarı atarak, diyabet, dolaşım bozukluğu, yüksek tansiyon, kemik hastalıkları, alerjik rahatsızlıklar, cilt hastalıkları, hormonal bozukluklar gibi sağlık sorunlarının yanında, cilt güzelliği açısından da mucizeler yaratır.

Himalaya tuzunun cilde faydaları: cilt hücrelerinin, kirli hava, stres, elektro-manyetik alanlar, sigara, rafine tuz ve doğal olmayan gıdalardan gördüğü zararları en aza indirerek, yapıtaşları arasındaki koordinasyonu sağlar. Bunun için “sole” veya “sıvı güneş” denilen, Himalaya tuzunun suda eritilmesi ve % 26 oranında bir çözelti hazırlanması gerekir.

Sole hazırlanması: Cam kavanoza konan Himalaya tuzu, üzerini bir parmak geçecek kadar içme suyuyla doldurulur. Ağzı açık şekilde 4-5 saat bekletilir. Uygulanırken tahta kaşık kullanılır. Çözeltiden bir çay kaşığı alınarak, bir bardak suyla karıştırılıp, yemeklerden yarım saat önce ve bir saat sonra içilir, arkasından bir bardak normal su tüketilmelidir.

Cilt bakımı için, hazırlanan solenin hem içilip, hem de harici uygulanması gerekir. Böylece kan dolaşımı hızlanarak cilt nemlenir. Akne, egzama, uçuk ve cilt lekeleri gibi sorunlarda, geceleri yatmadan önce soleden sürmek mikropları öldürür ve hücreleri yeniler. Ardından normal nemlendirici sürmek yeterlidir.

 

Himalaya Tuzu ile Ayak Detoksu

 

himalaya tuzu ayak detoksu

                Tuz kristallerinin oluşması için milyonlarca yıllık bir süreç gerekmektedir. Bu durum neredeyse tüm tuz türleri için aynıdır. Ancak oluşum sürecinde söz konusu kristaller çeşitli dış etkenlere maruz kalarak saf yapılarını yitirebilmektedirler. Dünya üzerindeki pek çok tuz türünde de bu durum aynı şekilde tezahür etmektedir. Örneğin sofralarımızda kullandığımız normal sofra tuzumuz hem elde edildiği esnada çok yüksek saflığa sahip değildir, hem de rafineride işlenirken yapısına farklı katkı maddeleri eklenmektedir.

 

Himalaya tuzu adı verilen tuz türü ise saflık noktasında dünyadaki tüm diğer tuzlardan ayrılmaktadır. Dünyadaki en saf tuz türü olarak bilinen himalaya tuzu, kristalleştiği bölge olan Himalaya Dağları’nda milyonlarca yıl boyunca dış etkilerden uzak bir şekilde keşfedilmeyi beklemiştir. Bugün ise dünya üzerinde en yaygın sağlık ürünleri arasında yerini almış bulunmaktadır. Himalaya tuzunun insan vücuduna yönelik pek çok faydalı özelliği bulunmasının yanı sıra, çeşitli tedavi süreçlerinde de kullanılabilmektedir. Himalaya tuzu katkısından faydalanılan bir tedavi de detokstur.

 

İnsan vücuduna girdiğinde çeşitli sistemlere zararı dokunan maddeler toksin olarak adlandırılır. Bu toksinler özellikle günümüz dünyasında eskiye nazaran yüzlerce kat artmıştır. Detoks ismi verilen tedavi yöntemi ile vücudun toksinlerden arındırılarak taze ve yeni bir hal alması amaçlanmaktadır. Detoks, vücudun çeşitli bölgelerine uygulanabildiği gibi ayaklara da uygulanabilmektedir. Detoksun bu türüne ayak detoksu adı verilir.

 

Ayak detoksu, özellikle ayak sağlığı için oldukça etkili bir alternatif tedavi yöntemidir. Ancak etkileri sadece ayaklarda değil, tüm vücutta hissedilebilmektedir. Bir nevi ayak banyosu olarak da nitelendirilebilecek olan bu yöntem aslında basit bir banyodan veya yıkamadan çok daha fazlasıdır. Ayak detoksunun faydaları sayesinde vücut toksinlerden arındırılır, bağışıklık sisteminin direnci artar, vücuttaki yağ oranı dengelenir ve bunlar ayak detoksu ile elde edilebilecek faydalardan sadece birkaç tanesidir.

 

Söz konusu ayak detoksu uygulanırken himalaya tuzundan da faydalanarak detoksun etkisi katlanabilmektedir. Ayak detoksu esnasında himalaya tuzu kullanıldığı takdirde özellikle ayak mantarı gibi rahatsız edici sağlık sorunlarının da önüne geçilebilmektedir.

Himalaya Tuzunun Tedavi Gücü

himalaya tuzu ile tedavi

                Tuz, asitler ve bazların kimyasal tepkimeleri sonucunda oluşmaktadır. Kimi araştırmacılara göre tuzlar aslında madde ile enerji arası bir yapıya sahip kristallerdir. Günümüzde birçok tuz türünün ticari değeri bulunmaktadır. Tarih boyunca da bu durum aynı şekilde süregelmiştir. Zira tuz, dünya ticaretinde her zaman önemli yer tutmuş bir kaynak olmuştur.

 

Himalaya tuzu da temelinde bir tuz türüdür. Dünyada sadece Himalaya Dağları’nın Pakistan sınırları içinde kalan güney kesimlerinde üretilmekte olan himalaya tuzu faydaları ile normal sofra tuzlarından ayrılmaktadır. Bu faydalardan en çok bilinen bazıları şu şekildedir;

  • Astım ve bronşit gibi göğüs hastalıklarının tedavisine katkı sağlar,
  • Vücuttaki asit baz dengesi olarak adlandırılan pH seviyesini korumaya yardımcı olur,
  • Baş ağrıları başta olmak üzere çeşitli ağrıların dindirilmesinde etkileri bulunur,
  • Vücuttaki çeşitli iltihapların atılması sürecini hızlandırıcı etkileri vardır,
  • Vücudun sıkılaşmasını ve cildin güzel görünmesini sağlar,
  • Elektronik aletlerden aldığınız birçok zararlı iyonun etkisini en aza indirir.

 

Himalaya tuzu ile normal sofra tuzu arasındaki en temel fark, himalaya tuzunun saflık derecesinin çok daha yüksek olmasıdır. Milyonlarca yıl süren oluşumu esnasında dış dünya ile temas etmeden yapısında bulundurduğu mineralleri koruyabilmiş olan himalaya tuzu, çeşitli katkılarla ve rafineri işlemleriyle üretilen normal sofra tuzuna kıyasla saflığını çok daha iyi korumuş bir tuz çeşididir.

 

Himalaya tuzunun sayılan faydaları, çok çeşitli sağlık sorunlarına karşı himalaya tuzu ile tedavi imkânı sağlamıştır. Himalaya tuzundan faydalanılarak uygulanan tedavi yöntemleri arasında tuz terapisi ve tuz peelingi gibi örnekler gösterilebilir. Özellikle yüzdeki hücrelerin yenilenmesi amacıyla yüz bölgesinde himalaya tuzu katkısıyla elde edilecek maske vasıtasıyla uygulanan peeling faydalı olabilmektedir. Bunların yanı sıra yine himalaya tuzu kullanılarak oluşturulabilecek olan tuzlu su kürü de himalaya tuzunun pek çok faydasına ulaşabilmek için oldukça etkilidir.

 

Himalaya tuzunun bugün dünyada oldukça yaygın olmasının sebebi de bu faydalarından ileri gelmektedir. Zira tuzun tek kullanım alanı bu şekilde ürünler de değildir. Himalaya tuzu, lamba şeklinde kullanılarak ortamdaki zararlı iyonların etkilerinden koruyucu bir özellik de arz edebilmektedir.

Kış Hastalıkları İçin Himalaya Tuzu

 

kış hastalıkları

 

Kış mevsiminin gelmesi ve havaların soğuması ile bağışıklık sistemleri zayıf kişilerde kış hastalıkları görülmesi muhtemeldir. Virüslerin ve bakterilerin sebep olduğu soğuk algınlığı, grip, öksürük, nezle gibi rahatsızlıklar, insanlarda halsizlik, solunum problemleri, kas ağrıları, ateş, baş ağrısı gibi belirtiler gösterir. Tedavi edilmez ise, bronşit, zatürre, menenjit gibi daha ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Ayrıca bulaşıcı özelliklerinden dolayı, salgınlara sebep olabilir. Hem kendi sağlığımız için, hem de toplum sağlığı için gerekli tedbirleri almak zorundayız.

 

Kış aylarındaki bu olumsuzları gidermek için, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeli, aşı olmalı, beslenmemize dikkat etmeli, vücudumuzun su ihtiyacını gidermeliyiz. Kış aylarında yeterli su tüketimi yapmamak, vücudun direncini düşürecektir. Kışın az su ihtiyacı hissedildiği için, tüketim de az miktarda olmaktadır. Eğer suyumuzu doğadaki tek doğal tuz olan himalaya tuzu ile birlikte tüketirsek, tuzun sayesinde suyu vücudumuzda tutabiliriz. Soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklarda su kaybımız daha çok olacağı için, suyun önemi daha da artmaktadır. Burun akıntısını dahi, burnumuza tuzlu su ile yapacağımız uygulama ile kesmemiz mümkündür. Tamamen doğal tedavi yolu ile kış hastalıklarına yardımcı olacak tedavileri uygulayarak sağlığımızı düzene sokabiliriz. Vücudumuza sayısız faydaları olan himalaya tuzu, kış hastalıkları için destekleyici çözüm olabilir.

 

Soğuk algınlığı için, suya himalaya tuzu katarak yapacağınız banyolar rahatlamanıza sebep olacaktır. Vücudunuz toksinlerden kurtulacak, suyun etkisiyle rahatlayacaksınız. Kaya şeklindeki himalaya tuzunu katacağınız su ile yapacağınız banyo sonrasında, yenilenmiş olacak, kış hastalıklarının olumsuz etkilerini hissetmeyeceksiniz. Banyo sırasında eriyen tuzun hava yoluyla teneffüs edilmesi de, soğuk algınlıklarına, deri hastalıklarına, alerjik hastalıklara, strese iyi gelecektir.

 

Sağlık konusunda gereken hassasiyeti tüm insanların göstereceğini biliyoruz. Yapılması gereken bir uzmana danışıp, bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendireceğimizi, kış hastalıklarına yakalanmamak için ihtiyacımız olan korunma yollarını ve tedaviyi öğrenmektir. Önemli olan hastalanmadan, doğal yollarla sağlığımızı korumayı öğrenmektir. Bilinçli olduğumuz takdirde, kendimize iyilik yaparken, toplum yararını gözetmiş oluruz. Sağlıklı günlerin sizlerle olmasını, sizinle kalmasını temenni ediyoruz.

Himalaya Tuzu ile Ağız ve Diş Sağlığı

 tuzlu su ile gargara

Himalaya tuzu, doğadaki en saf tuz olup, 84 minerali bünyesinde barındırmaktadır. Bu mineraller, vücudumuza oldukça yararlıdır. İşlenmeden sofra tuzu olarak, banyo tuzu olarak ve ağız ve diş sağlığı için gargara yapılarak kullanılması uygundur. Çeşitli sebeplerle, ağız ve dişlerimiz doku bozuklukları ve iltihaplanmalar dolayısıyla rahatsızlanırlar. Ağız ve diş sağlığı için, himalaya tuzlu su ile gargara yapmak ağız içinde oluşan yaralar, diş eti kanaması ve diş eti çekilmesi gibi rahatsızlıklara karşı etkili sonuç verir.

 

Ağız yaraları (Aft), çeşitli sebeplerle birçok insanda görülebilen bir rahatsızlıktır. Ağız yarası, dilde, yanaklarda, diş etinde, damakta yani ağzın tüm çeperinde oluşabilir. Ağrılı, yemek yemede acı veren, yutkunma sırasında acıyan bir çeşit mantarın oluşturduğu yaralardır. Bağışıklık sistemi güçlü olan kişilerde, bu mantarlar ilerlemeden yok edilir. Ayrıca fiziksel travmalardan dolayı da, ağız yaralarının oluşması muhtemeldir. Çok sıcak yiyecekler tüketilmesi, yanağı ısırmak, protez dişler gibi sebepler ağız yaraları (Aft) oluşumunu tetikler. Ağız yarası, kola, gazoz, turunçgiller, baharat, sirke, turşu gibi asitli yiyeceklerin tüketilmesi sonrasında da gelişebilir. Ağız yarası sebebi tam olarak bilinmeyen oluşumlardır. Stres te, aft oluşumları için zemin hazırlamaktadır. Vücudun dirençsiz kaldığı, stresli durumlar ağız yaralarını oluşturabilir.

 

Diş eti çekilmesi, diş eti hastalıklarının içinde fazla dikkate alınmadığı bir durumdur. İlerlemesi halinde sağlıklı dişlerin dahi kaybedileceği bir hastalıktır. Diş eti çekilmesi durumunda, diş etlerinde koyulaşma ve şekil bozukluğu görülür. Dişlere iyi bakılması ve fırçalamanın ihmal edilmemesi, ağız hijyeni konusunda hassas davranmamız gerekir.

 

Ağız yaraları ve diş eti çekilmelerinde, tarçın, adaçayı, biberiye, misvak, nane, karanfil, söğüt ağacı kabuğu gibi şifalı bitkiler ve himalaya tuzu karıştırılarak yapılacak gargara ile oldukça etkili sonuçlar verecektir. Sağlığımızı korumak ve sağlığımızı tekrar kazanmak için doğadan faydalanmalıyız. Uzmanların önereceği bitkisel tedavi yolları ile vücudumuzun sağlıklı olması ve kalması için, bizler de destek olmalıyız. Rahatsızlıklarımızın tedavi edilmediğinde, daha kötü sonuçlar doğuracağını unutmayalım.